Duygularınızı Anlayan Sensörler, İşyerinizi Daha Mutlu Hale Getirebilir mi?

Aktualisiert am
Duygularınızı Anlayan Sensörler, İşyerinizi Daha Mutlu Hale Getirebilir mi?

Mimarlar ve tasarımcılar, yüz tanıma yazılımının sunduğu olanaklar konusunda iyimser. Bugün, bazıları bu teknolojiyi, çalışanların refahını artıran ve gayrimenkulün değerini ve performansını iyileştiren iş yerleri tasarlamak amacıyla deniyor. Duygu algılama teknolojisi veya otomatik etki tanıma olarak adlandırılan bu yazılım, yüz ifadeleri ve göz kaslarının mikro hareketlerini tarar. Ardından, bu verileri kullanarak bir kişinin duygusal durumunu—stresli, sıkılmış, şaşırmış, mutlu, üzgün, endişeli veya kızgın olup olmadığını—belirler. Bu teknoloji, teorik olarak tasarımcılara, işyerindeki ortamları çalışanlar için daha mutlu, sağlıklı ve üretken hale getirecek şekilde iyileştirmeler yapma fırsatı sunar. Daha geniş bir perspektifte ise, gayrimenkul sahipleri, binalarını daha cazip hale getirmek için bu verileri kullanabilir.

2021’de Londra’daki Perkins&Will tasarım ekibi, duygu algılama teknolojisini kendi ofislerinde test etti. Amaçları, ofisteki farklı alanların kullanımını ve bu alanların duygusal durum üzerindeki etkisini daha iyi anlamaktı. Sensörlerden alınan veriler doğrultusunda, iş yerinin tasarımında iyileştirmeler yapmaya hazırdılar. Örneğin, çalışanların daha iyi görüntülere veya doğal ışığa daha fazla maruz kalmalarını sağlamak için masaların yerlerini değiştirmek veya yeni renk şemaları, sıcaklık kontrolleri ve aydınlatma seçenekleri sunarak ortamı daha verimli hale getirmeyi planladılar.

Ancak tasarımcıların öğrendiği gibi, yazılım en iyi ihtimalle bireysel duyguları yalnızca yarı doğru bir şekilde çözebiliyor. Araştırmalar, teknoloji yüz ifadelerini doğru bir şekilde tanıyabilse de, kültürel normlardan cinsiyet farklılıklarına, kişisel deneyimlerden psikolojik duruma kadar pek çok faktörün, insanların duygularını ifade etme biçimini etkileyebileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca, insanlar duygularını bazen karmaşık ve örtüşen şekillerde ifade ederler. Örneğin, bir kaş çatma öfkeyi belirgin şekilde gösterse de, aynı hareket derin bir düşünce anında bilinçsizce gerçekleşen bir kas aktivasyonunun sonucu da olabilir. Gerçekten öfkeli bir kişi, kaşlarını çatmayabilir.

Yapay zekanın bir gün işverenlere, çalışanlarının işyerindeki mutluluğu hakkında gerçek zamanlı veriler sunması fikri oldukça heyecan verici. Verileri manuel olarak toplamak zorunda kalmadan, bir ofisin düzeninde ya da iç tasarımında yapılan veri odaklı değişikliklerle, çalışanların stresini azaltmak, ruh hallerini iyileştirmek ve verimliliği artırmak mümkün olabilir.

Ancak teknoloji henüz yeterince gelişmiş değil ve yaygın kullanımı, bazı engellerle karşılaşabilir. Buna rağmen, Delta ve MasterCard gibi büyük şirketler, ABD hükümeti gibi devlet kuruluşları da dahil olmak üzere yüz tanıma yazılımına yatırım yapmaya devam ediyor. Bu da, teknolojinin zamanla eskimeyeceği ve daha da gelişeceği anlamına geliyor. Doğru yasal ve etik güvenceler sağlandığında, bu yazılımın gelecekte özellikle işyerlerinde olumlu değişiklikler yaratma potansiyeli oldukça yüksek. Bu potansiyeli görmek isteyen mimarların ve tasarımcıların dikkatli ve titiz olmaları gerektiği ise kesin.

Editör
Aktualisiert am